Sultan Alparslan, Horasan Meliki Çağrı Bey’in oğludur.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey Eylül 1063’te ölünce, vasiyeti üzerine tahta üvey oğlu Süleyman çıktı. Vezir Amîdülmülk tarafından tahta çıkarılan Süleyman’a karşı Alparslan, ağabeyi Kirman Meliki Kavurd, amcası Mûsâ İnanç Yabgu, Çağrı ve Tuğrul beylerin amcazadeleri olan Selçuk’un torunu Kutalmış taht üzerinde hak talep etti.
Alparslan, önce Herat’ta bulunan amcası İnanç Yabgu üzerine yürüyerek onu mağlûp etti. Ardından ordusu ile imparatorluk başkenti Rey’e doğru hareket etti. 1063 yılının son günlerinde yapılan savaşta Kutalmış’ı da mağlûp etti. Alparslan’ın Rey’e girmesi üzerine İsfahan’a kadar ilerleyen Kirman Meliki Kavurd bölgesine geri döndü. Alparslan’ın tahta çıkarak adına hutbe okutup sikke kestirmesinden sonra saltanatı, Halife tarafından da 27 Nisan 1064’te tasdik ve ilân edildi.
ANADOLU’YA YAPILAN TÜRK GÖÇLERİ
Selçuklu, devlet teşkilâtı, kuvvetli ordusu ve mükemmel idaresiyle Orta Asya kendilerini emniyette görmeyen ve ekonomik sıkıntı içinde bocalayan Türk toplulukları için sığınılacak kapı oldu. Bu sebeple dönmemek üzere Selçuklu topraklarına akan ve Oğuz ağırlıklı Türk boyları, kimi Selçuklu şehzadelerinin hizmetine girerek fetihlere katılırken kimi de kendi beylerinin emrinde, yeni yurtlar edinmek için savaştı. Selçuklu ülkesinin hemen her tarafına XI. yüzyılın başlarından beri aralıksız süregelen göçler yer yer sosyal rahatsızlıklara da neden oldu. Bu sorun konargöçer Türklerin hayat şartlarına uygun, Orta Asya’ya benzeyen ve hayvan yetiştirmeye elverişli Anadolu’nun fethini zorunlu kıldı.
Hıristiyanların elinde bulunan Anadolu’nun fethedilmesi hususunda kararlı olan Selçuklu devlet adamları, Türkleri Bizans sınırlarına sevketmeyi devletin resmî iskân siyaseti olarak gördü. Fakat Anadolu’ya ulaşmak için Urmiye gölü yöresinden Tiflis’in kuzeyine kadar uzanan yerlerde Bizans’a bağlı ileri karakol vazifesi gören küçük prensliklerin ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Anadolu’nun Kilidi Ani Şehrinin Fethi
Sultan Alparslan, Gürcistan seferinin ardından Doğu Anadolu’ya geçerek 16 Ağustos 1064’te Bizans’ın elinde olan, bölgenin en müstahkem şehri Ani’yi fethetti. Ani’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi Doğu’da ve Batı’da büyük yankı uyandırdı.
Sultan Alparslan’ın Doğu Seferi
1065 sonbaharında büyük bir ordu ile Hârizm’e hareket eden Alparslan, Mangışlak taraflarında kervanlara saldıran, kargaşa çıkaran asileri uzaklaştırdı. Daha sonra Kıpçakları itaat altına alarak doğuya yöneldi ve Mâverâünnehir’e girdi. Cend şehrinde bulunan atası Selçuk Bey’in mezarını ziyaret etti. Cend topraklarını Selçuklulara bağlayarak seferini tamamladı. Alparslan’ın asayişi sağlamak amacıyla başlattığı doğu seferi, Hazar denizinden Taşkent’e kadar bütün toprakların büyük bir kısmı savaşmaya dahi gerek kalmadan Selçuklu hâkimiyetine girmesiyle sonuçlandı.
Sultan Alparslan’ın Azerbaycan Seferi
Sultan Alparslan, 1068 yılı başlarında ikinci Kafkasya seferine çıktı. Amacı Azerbaycan’ı tamamen Selçuklulara bağlamaktı. Bu seferde Tiflis dahil Azerbaycan şehirleri fethedildi.
Anadolu’ya Türk Akınları
Sultan Alparslan, her iki Kafkasya seferini de yarım bırakmasına rağmen Türklerin Anadolu’daki ilerlemeleri devam etti. Anadolu’nun ellerinden gittiğini gören Bizans, imparatoriçe ile evlenerek tahta geçen Roman Diyojen’i kurtarıcı olarak gördü. Roman Diyojen, 1068 baharında çoğunluğu ücretli askerlerden oluşan bir ordu ile Anadolu seferine çıktı. Roman Diyojen, Orta Anadolu üzerinden güneye inip Suriye yolunda stratejik değeri olan Menbiç Kalesi’ni fethederek geri döndü. Ardından yapılan iki sefere rağmen netice alınamadı. Bunun üzerine Diyojen, Türk meselesini kökünden halletmek üzere büyük bir orduyla yalnız Anadolu’yu akıncılardan temizlemek değil, İran içlerine yürüyerek Selçuklu başkentini de zaptetmek amacıyla 13 Mart 1071 günü dördüncü seferine çıktı.
İslam Birliği Mücadelesi
Sultan Alparslan, bu sırada Suriye’de Fâtımîler ile mücadele ediyordu. Çünkü Tuğrul Bey’den beri Selçukluların kurmaya çalıştığı İslâm dünyasındaki dinî-siyasî birlik, Fâtımîlerin aksi yöndeki çabaları sebebiyle gerçekleşemiyordu.
MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında yapılan meydan savaşında Selçukluların kazandığı büyük zafer Türklere Anadolu kapılarını açarak dünya tarihinine tesir etti.
Artuk, Mengücük, Saltuk, Dânişmend ve diğer Türk beylerinin güçleriyle birlikte Bizans kuvvetlerinin ancak dörtte birine denk gelmesine rağmen Selçuklu ordusu moral gücünün yüksekliği, taktik üstünlük, Sultan Alparslan’ın konuşması ve savaş esnasında Peçenek (Kuman), Uz (Oğuz) kuvvetlerinin Selçuklu safına geçmesi sayesinde savaşı kazandı. Bizans ordusu pek çoğu ücretli, aralarında dil, din, ortak gaye gibi birleştirici unsurlar olmayan kuvvetlerden oluşuyordu. Selçuklu ordusu yalnız Müslüman Türklerden ibaretti. Bizans kumandanları arasında rekabet ve çeşitli fikir ayrılıkları bulunurken Selçuklu kumandanları, Alparslan’ın etrafında kenetlenmişti. Bizans ordusunun manevra kabiliyeti zayıf, ağır teçhizatlı birliklerine karşı Türk kuvvetlerinin hafif teçhizatlı, manevra kabiliyeti yüksek süvari kıtalarından meydana gelmiş olması, savaşın seyri ve sonucunu etkiledi. Savaşın kazanılmasında en önemli neden Sultan Alparslan’ın Türklerin tarih boyunca kara ve deniz savaşlarında kullandıkları, Kurt Kapanı (Turan, Hilal Taktiği) taktiğini kullanması oldu.
SULTAN ALPARSLAN NASIL ÖLDÜ?
Sultan Alparslan, Karahanlı topraklarında bir süre kuşatmaya direndikten sonra teslim olarak huzura kabulünü isteyen Barzam Kalesi kumandanı Yûsuf Hârizmî (Barzemî) tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle vurularak ağır şekilde yaralandı, dört gün sonra da 24 Kasım 1072’de şehit oldu.