Moskof Taşı

Rahime İpek Ortaeri
Rahime İpek Ortaeri

Bu yazı Prof. Dr. Fatih Ünal'ın "Ruslar Tarafından 1833'de Beykoz/Selvi Burnu'na Dikilen Kaya Anıtı: Moskof Taşı" makalesinden alıntılanmıştır.

Navarin Baskını sonrasında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı üzerine yürümesi, Rusların o zamana kadar elde ettiği bütün kazançlar açısından tehlikeliydi.  Bu yüzden Çar Nikolay, birkaç yıl önce harp halinde olduğu Osmanlı Devleti’ne askeri yardım yapmaya karar vermiştir.

1833 yılı ocak ayı ortalarında Mısır donanması Çanakkale açıklarına gelmişti. İstanbul’un tehdit altına düşmesi üzerine Padişah II. Mahmut, 2 Şubat tarihinde İstanbul’daki Rus elçisi Butenev vasıtasıyla Çar Nikolay’ın askeri yardım teklifini kabul etmişti. Böylece Rus donanma tarihinin en meşhur seferlerinden biri sayılan “Boğaz Seferi” başlıyordu… 8 Şubat’ta Boğaza giren Rus filosu Sarıyer Büyükdere önlerine demir atmıştır.

Rusların, İstanbul’u ve Boğazları ele geçirmesinden endişelenen İngiltere ve Fransa, bir taraftan Rus donanmasının Boğazları terk etmesi için Osmanlı devletine baskı yaparken, diğer taraftan Mehmet Ali Paşa’yı Osmanlı hükümeti ile uzlaştırmaya çalışmışlardır.

Rus donanmasının İstanbul’a gelişi Mehmet Ali Paşa’nın da planlarını yeniden gözden geçirmesini sağlamıştır. Böylece Mehmet Ali Paşa ile Osmanlı devleti arasında Kütahya Antlaşması yapılmıştır. Rusya, bu desteklerinin mükafatını Hünkâr İskelesi Antlaşması ile almıştır. Antlaşmaya göre;

·         Osmanlı Devleti’ne bir saldırı olması halinde Rusya askeri yardım gönderecektir. Rusya’nın gönderdiği askeri yardımların giderlerini Osmanlı Devleti karşılayacaktır.

·         Rusya’ya bir saldırı olması halinde Osmanlı Devleti yardımda bulunmayacak ve Rusya dışında bütün yabancı devletlere Çanakkale Boğazı’nı kapatacaktır.

·         Antlaşma sekiz yıl geçerli kalacaktır.

Bu antlaşma ile Rusya Karadeniz’e yabancı devletlerin girişini engellemiş oluyordu. Ayrıca Osmanlı Devleti üzerindeki tesiri de artmış oluyordu. Antlaşma yapılmasından iki gün sonra Rus donanması ve askerleri top atışları eşliğinde Boğazı terk etmiştir.

Selvi Burnu’nda Ruslar ve Moskof Taşı:

Rusların İstanbul’a geldiği andan itibaren Beykoz tüm dünyanın ilgi odağı olmuştur. Padişahların av partileri düzenlediği, dinlenme ve kır gezintilerinin yapıldığı, mesireleriyle meşhur Beykoz şimdi askeri yardım için kuzeyden gelen misafirlerini ağırlamaktaydı. General Muravyev’in karargâhının kurulu olduğu Selvi Burnu, askeri toplantıların yapıldığı, sohbet, ibadet ve eğlencelerin düzenlendiği bir merkez haline gelmişti. Bu toplantı ve eğlencelere katılım günden güne artmaktaydı. Avrupa sahilinden batılı diplomatlar aileleriyle birlikte Selvi Burnu eğlencelerine katılır olmuştu. Müzikler çalınıyor, gençler dans ediyordu. Selvi Burnu, Osmanlı devlet adamlarının da sık sık uğradığı bir mekâna dönüştü. Hatta turistik amaçlı İstanbul’a gelenlerinde uğrak yerlerinden biri olmuştu.

Rusların boğaza gelişinin hatırasını yaşatmak için General Muravyev, bir anıt yapılması niyetindeydi.  Düşüncesini kimsenin kabul etmeyeceğini bildiği için bu meseleyi Rus elçiliğinde dahi hiç kimseyle paylaşmadan bir sık gibi saklayarak gizlice çalışmalara koyuldu. Anıt giderleri için kamptaki asker arasında bağış kampanyası düzenlendi. Anıtın yapılması için kolları sıvayan mühendis Yarbay Mend, Beykoz sahillerinde ve çevresinde yaptığı araştırmalarda istenen ölçülerde büyük ve sağlam bir kaya bulamadı. Bunun üzerine Avrupa tarafına geçerek Baltalimanı Köyü yakınlarında araştırmalara başladı. İstenen hacimde kaya bulunması için sahile yakın kayalıklardan bir parça koparılması gerektiği kanaatine vardı. 400 kişilik bir ekip Baltalimanı’na gönderildi. Bu ekip orada kalarak birkaç gün boyunca ellerinde kazmalarla, demir namlularla çalıştılar, barutla kayaları patlatarak sonunda istenilen ebatlarda devasa bir kaya parçası koparmayı başardılar.

Bu devasa kaya parçası Osmanlı’dan alınan iki kürekli geminin birleştirilmesiyle Beykoz sahiline kadar götürüldü. Boğaz’ın akışı dikkate alınarak gemiler ağır ağır limana yanaştı. Ancak sahile vardığında kayanın ağırlığı nedeniyle iskele çöktü. Büyük çabalar sonucunda kaya parçası zor bela sahile çıkarıldı. Şimdi de kayanın Selvi Burnu’nun en tepe noktasına çıkarılması gerekiyordu. Buna öncülük yapmak Muravyev’e düştü ve ilk olarak kendisi öne çıktı. Ordunun küçük ve büyük rütbeli komutanlarının çoğu da gönüllüler arasındaydı. Gönüllerin arasında çok sayıda Türk askeri de bulunuyordu ve kayanın taşınmasında büyük gayret gösterdiler. Nihayet kaya Selvi Burnu tepesinin en yüksek noktasına, temeli kaya olan bir mevkide dikildi. İlerleyen zamanlarda bu anıt, Türkler tarafından “Moskof Taşı” olarak adlandırılacaktır.

1914 yılında I. Dünya Harbi sırasında Ruslara savaş ilan edildiği için  Rehberi İttihadi Osmâni Mektebi hocaları ve  talebeleri bu anıtı parçalamışlardır. Bu nedenle anıt günümüze kadar ulaşamamıştır. Fakat Fatih Ünal'ın makalesinde belirttiğine göre abidenin günümüzdeki yeri Amerikan Petrol Şirketi arazisidir. Google haritalar üzerinden araştırma yapıldığında bu alanda Devlet Su İşleri'ne ait yapılar görünmektedir.

Bende okuduğum bu makalenin etkisinde kalarak elimde makale ile yollara düştüm. Üsküdar'dan Beykoz otobüslerinden birine bindim ve 1 saat kadar süren yol sonrasında Beykoz Kundura Fabrikası durağında inip Selvi Burnu'na gittim. Makalede bahsedilen Amerikan Petrol Şirketi'ne gittim fakat bir takım izinler almam gerektiğini bildirdiler. İzinleri aldığımız takdirde bizi memnuniyetle ağırlayacaklarını söylediler. Sevgili okurlar amacım abidenin olduğu yerin şuan ki manzarasını çekmekti lakin olmadı. Yine de Selvi Burnu'na uğramışken Beykoz'u gezmeyi ihmal etmedim ve çok güzel kareler elde ettim. Bu yazıda paylaştığım karelerin hepsi kendi çekimimdir.

- Türkiye Haberi, Rahime İpek Ortaeri tarafından kaleme alındı
https://www.turkiyehaberi.com/makale/6008029/ipek-ortaeri/moskof-tasi